CHP kulisleri ile birlikte iktidar ve muhalefet bloğu, 37. Olağan Kurultayı sonrası gelişmeleri ve Muharrem İnce’nin parti kuracağı söylentilerini yakından takip ediyor. Kurultayda 6’ncı kez Genel Başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, “Belki de bu zamana kadar yaptığımız en düzenli kurultaydı” dedi. Ancak, koronavirüs döneminin seyircisiz kurultayındaki bu düzenin aksine kulislerdeki hareketlilik ve yönetime yönelik itirazlar, kurultay sonrasında CHP’de ilk kez “yeni parti” noktasına kadar varan tartışmaları beraberinde getirdi.
Peki yeni parti noktasına nasıl gelindi? 2018 kurultayında Kılıçdaroğlu’nun karşısında aday olmak için harekete geçen, gerekli 127 imzanın üzerinde 165 imza bulan ancak mükerrer imzalar olduğu gerekçesiyle geçerli imzaya ulaşamadığı açıklanınca Kılıçdaroğlu tarafından “ödünç imza verilerek” seçime giren İnce, 36. Olağan Kurultay’da 790 oy alan Kılıçdaroğlu’na karşı 447 oy almayı başarmıştı. Kılıçdaroğlu’na imza veren 1081 delegeye rağmen bunun 790’nın oya yansıması ve Kılıçdaroğlu’na imza veren delegenin İnce’ye oy vermesi CHP’de uzun süre tartışıldı.
Bu tabloya rağmen Kılıçdaroğlu, İnce’yi cumhurbaşkanlığı seçiminde aday gösterdi. Etkili bir propaganda süreci götürmesine rağmen seçim gecesi ortalarda görünmemesi ve “Adam kazandı” mesajı nedeniyle eleştiri oklarının hedefi olan İnce, daha sonraki süreçte de “Beştepe’ye çıkan CHP’li” tartışmasının odağında yer aldı.
“ÇETE” RESTLEŞMESİ
Beştepe’ye çıkan CHP’linin kendisi olmadığını açıklarken, haberleri CHP içinde bir çetenin yaptırdığını açıklaması bir kez daha İnce’nin genel merkezle karşı karşıya gelmesine neden oldu.
Kurultayda ise hem bu süreçlerin etkisiyle hem de yerel seçimde Millet İttifakı’yla büyükşehirlerde etkili olan bir politika yürüten Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarısı karşısında muhalefeti örgütleme ihtimalini yetersiz görünce yola çıkmadı.
“YA İÇERİDEKİ DOSTLAR”
Ancak kurultaydan çıkan tablo, hem söylem hem kadro bazında yeniden muhalefetin hareketlenmesine neden oldu. Kurultayda, “Dostlarımızla iktidar olacağız” söylemi öne çıktı. Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri, “Atatürkçülükten uzaklaşılıyor” teziyle rahatsızlığı yükselen bir kesimden; “İyi Parti ile kurulan ittifak, Selahattin Demirtaş, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ile genişletilmek istenirken, içerideki dostlar unutuluyor” itirazlarının yükselmesine neden oldu.
CHP ile kan uyuşmazlığı bulunan kesimlerin de Erdoğan düşmanlığı üzerinden ittifaka dahil edilmesi çabalarına karşı çıkanlar, muhalefeti örgütleyecek adres olarak Muharrem İnce’yi öne çıkarıyor.
Kurultay sonrası bu tazyik, ‘yeni parti’ kulislerine dönüşmeye başladı.
O KOLTUKTA “13 HESABI”
Türkiye’de bir erken seçim olmayacağı, seçimin zamanında, 2023 yılında yapılacağı, üzerine basıla basıla ilgili ve yetkililer tarafından açıklanadursun, Ankara kulisleri “erken seçim emarelerini” okumaya başladı bile.
Hem iktidarın attığı pek çok adım hem de muhalefetteki hareketlenme “erken seçim belirtileri” olarak yorumlanıyor.
Bu ortamda da aslında genel seçimden ziyade, yüzde 50 artı 1 oyun cumhurbaşkanı mazbatasında yazacak ismi belirleyeceği o süreç üzerine hesaplar yapılmaya başlandı bile.
Bu hesap tablosunda, siyasi partiler ve siyasi hareketlerin yanı sıra, olası adayların da sonuca götürecek formül arayışları öne çıkmaya başladı.
Erdoğan’ın karşısında, hem 18 yıllık AK Parti iktidarını değiştirmek hem de Cumhurbaşkanlığının 22. Döneminde, 12. Cumhurbaşkanı yerine bir 13. Cumhurbaşkanı seçmek için Millet İttifakı’nı geliştirmek isteyen kanatta çok bilinmeyenli bir denklem ortada duruyor.
Bu tabloda Akşener, Gül, Babacan potansiyel adayların başında geliyor. CHP’nin bu kez İnce’yi aday göstermesi ihtimal dışı değerlendiriliyor. Millet İttifakı’nın bu adaylardan biri üzerinde uzlaşması ya da bu isimlerden birkaçının ayrı ayrı yarışa girip, ikinci tura kalmayı hedefleyen bir taktik izlemesi de muhtemel.
İşte bu noktada İnce formül devreye giriyor.
İnce parti mi kuracak, 100 bin imza ile cumhurbaşkanı adayı mı olacak? Her iki şık birden hayata geçebilir mi?
CHP’nin özünden uzaklaştığını savunan, son kurultayla birlikte iyice dışlanan, Önder Sav ekibi başta olmak üzere İnce’ye destek vermeye hazır bir taban hareketlendi bile.
İnce sessizliğini koruyor. Ancak İnce’ye yakın çevreler, değerlendirmelerine devam ettiğini vurguluyor.
Peki İnce neyi görecek, neyi hesaplıyor?
İNCE’NİN HANDİKAPI
İnce’nin kuracağı partinin, CHP’nin, Gül, Babacan gibi bir ismi cumhurbaşkanı adayı göstermesi durumunda Atatürkçü kanadın sandığa gitmesini sağlayacak bir adres olabileceği belirtiliyor. Ancak bu partinin soldaki, sol olmasa bile Erdoğan karşısındaki kanadın oylarını bölebileceği ve “Erdoğan’ın işine yarayabileceği” gerekçesiyle şimdiden bir tartışma başladı bile.
CHP’nin duayen isimleri sosyal medya üzerinden uyarılarını yapmaya başladılar.
İnce’ye yakın çevresinden de benzer uyarılar yapılıyor. Partinin kurulması durumunda karşılaşacağı en güçlü direncin bu noktadan gelebileceği vurgulanıyor.
Bu nedenle İnce’nin parti kurması durumunda da, bunun yerine 100 bin imza ile cumhurbaşkanı adayı olması durumunda da, “İkinci turda Erdoğan’ın karşısındaki adaya destek vereceğim” sözüyle yola çıkması gerektiği vurgulanıyor.
EKİM BEKLENTİSİ
Bütün bu denklemler arasında İnce’nin ve CHP’de yönetimden ve yönetimin izlediği ittifak politikalarından, son olarak da ‘dostlar’ söyleminden rahatsız olan kesimin sonbahar aylarına kadar yürütülecek kulisleri nihayete erdirip bir karara varmaları bekleniyor.
Bütün bu gelişmeler nedeniyle de Ankara’da; CHP çatısı altında örgütlenen, böyle olmasa bile mevcut iktidara karşı kurulan bloğu destekleyen bütün kesimleri ve bununla birlikte de, oluşacak tabloya göre politika geliştirecek siyasi aktörleri yakından ilgilendirecek bir Ekim ayı bekleniyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.