Ömer Çelik’ten ABD ve Yunanistan’a tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MKYK sonrası açıklama yapıyor. Çelik’in konuşmasının satırbaşları şöyle:

“Gerek ülkemizde operasyon yapmaya çalışanlara cevap nettir. Irak’ta, Suriye’de terör devletçikleri kurmaya çalışanların ulaşabileceği hiçbir hedef yoktur. Bunlara kimlerin destek verdiğini görecek kadar Türkiye’nin devlet tecrübesi vardır. Baktığımızda sadece siluetlerini görmüyor, fotoğraflarını çekiyoruz. Bunlarla mücadelenin kararlı şekilde yürütülmesi için her türlü imkana sahibiz.

Müttefiklerimizin terör örgütlerine verdikleri desteklerini görmekten üzüntü duyuyoruz. ABD’nin insan ticareti raporunda Türkiye’nin suçlanmasını kabul etmiyoruz. Açık ve net bir şekilde söylüyorum ki, çocuk savaşçı iddiasında Türkiye sicili en temiz devlettir. Çocukların silah altına alınması konusunda yaptığımız uyarılara rağmen Türkiye’nin suçlanması çok büyük bir yalandır. Çocukları savaşı ve terörist olarak kullananların başında PKK/YPG ve DEAŞ gelmektedir. Bu raporların müttefikimiz olan devletlerin resmi kurumlarından çıkması son derece üzücüdür.

AK Parti MKYK’sından Batı Trakya Türk azınlığının en eski birliğinden olan İskeçe Türk Birliği’ne selamlarımızı gönderiyoruz. Yeniden tescili Yunanistan tarafından hukuksuz şekilde reddedildi. AİHM, İskeçe Türk Birliği’nin yaptığı başvuruya örgütlenme hakkının ihlaline karar verdi. Bu AİHM kararı sonrası Yunanistan 2017’de düzenleme yaptı. Bunun üzerine yeniden başvuru yapıldı ama Yunanistan Yargıtay’ı bunu kabul etmedi. Batı Trakya’daki azınlığın Türk kimliğinin inkarına dönük politikadır bu. 38 yıldır yürütülen mücadeleye saygısızlık ediyorlar.

Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede 4’üncü Ulusal Eylem Planı yürürlüğe girmiştir. Herkesin ortak görüşüyle ortaya çıktı. Toplumda kadına yönelik şiddetle hukuki olarak mücadele edilmesi, toplumsal bilinç ve farkındalık oluşturulması partimiz tarafından da takip ediliyor. Toplumda kadına yönelik şiddet suçlarına ilişkin adalet ve ceza uygulamasına yönelik alan araştırması yapılacak. Şiddetin cezalandırılması konusunda bir harita çıkarılması çok önemli. Çalışmaların etkin şekilde yürütülmesi için risk haritalarının çıkarılmasıdır. Mücadelede nerelere hangi araçlarla, hangi yöntemlerle yoğunlaşacağımızı öğretecek olmasından önemlidir.

Bir diğer konu da çevre. Doğa pozitif yaklaşımını benimsememiz gerekmekte. Daha iyi noktaya gidilmesi için doğa kayıplarını durdurmak, toplumumuzun direncini artırmak için kafa yoruyoruz. Artık doğaya zarar vermemek yetmiyor, bunun ötesine geçmek ve doğa yanlısı bir takım çalışmalar yapmak gerekiyor. Müsilaj konusunu yakından takip ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız büyük bir seferberlik başlatmıştı. Marmara Denizi’ne kıyısı olan illerde denizden ve karadan temizlik ve denetim çalışmaları devam ediyor. 11 bin metreküp müsilaj toplandı. Bu kirliliğe sebep olan sorunları köklü çözümler getirmek gerekiyor. 140 tesise 18 milyon lira ceza kesildi.

Türkiye güçlü toplum güçlü devlet olarak, güçlü altyapısıyla gayri insani tablolarla karşılaşmadı. Şimdi bu kazanımları korumamızın yolu aşılama çalışmalarına destek vermekten geçiyor. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri doğrultusunda herkes alması gereken tedbirleri alıyor. Bilim Kurulumuzun tavsiyesi bu aşılama çalışmaların destek verme. Esnafımızı, çiftçimizi, üreticimizi korumak için açıklanan tedbirler var. Emeklilerimizin ikramiye ve maaşlarının bayram öncesi ödeneceği açıklandı.

* Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti…

Niye Diyarbakır Anneleri’ni anıyorum; çünkü bu Türkiye’nin en büyük vicdan eylemlerinden birisidir. Çocukları terör örgütü tarafından dağa kaçırılmış. Bu dağa kaçırma da belli siyasilerin aracılığıyla yapılmış. Bu çocuklar iyi bir geleceğe sahip olmayı hak ederken, terör örgütünün içinde bulunduğu sonunda ölüm olan bir takım projeler vaat ediliyor. Talep ettikleri tek bir şey var; ‘evladımı geri istiyorum.’ Dünyada bundan daha haklı, meşru bir talep olabilir mi? ‘Siyasal katılım yok, o yüzden dağa çıkılıyor’ deniliyordu; siyasal katılımın annelerin elinden evladını çalmak ve demokratik süreçleri terör örgütüne destek sağlayacak şekilde zehirlediklerine şahit oluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız Ramazan’da kabul etti, şimdi onlarla yine bir araya gelecek. Bütün arkadaşlarımızdan kim katılmak istiyorsa katılabilir. Çok anlamlı bir buluşma olacak. Kadın MKYK üyelerimizin, milletvekillerimizin daha yoğun bir talebi olduğunu görüyoruz.

* Kıbrıs müzakeleri…

20 Temmuz törenleri için Sayın Cumhurbaşkanımızın KKTC’ye gitmesinden rahatsız olanları görüyoruz. Kendi işinize bakın, kimsenin rahatsız olmasına gerek yok. Rahatsızlık beyan edilmesi, heyete dair tartışmalar yapılması saygısızlık. Ursula von der Leyen’in açıklamasını okuduk; AB iki devletli çözüme meşru bakmıyorsa hangi çözüme meşru bakıyor? Verilen sözlerin ne olduğunu biliyoruz. Hem Türkiye hem KKTC iki eşit devlet kurulması için evet kampanyası yapılırken, Yunanistan ve Rum kesiminde ‘hayır’ kampanyası yapıldı. O zaman Borosso’nun söylediği, ‘Siz bu evet kampanyasına destek verir ama karşı taraf farklı davranırsa biz KKTC’ye yönelik tüm yaptırımları kaldıracağız’ dedi. KKTC ve Türkiye sözünü tuttu, Yunanistan ve Güney Kıbrıs sözünü tutmadı. Bu sorunu Güney Kıbrıs’ın şımarıklığına teslim eden AB’nin yanlış kararıdır. Yanlışlığın düzeltilmesini Türkiye ve KKTC’den beklemesinler.