Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, Türkiye’de 250-300 bin arasında kronik hastalığı bulunan çocuk olduğunu ifade ederek, bu durumdaki çocukların 21 Eylül’den sonra da evde mobil eğitimle desteklenmesi önerisinde bulundu.
Prof. Dr. Aydın, sadece Türkiye’de değil dünyada da koronavirüsün görülme yaş aralığında bazı yanlış anlamaların olduğunu söyledi.
Türkiye’de de 65 yaş ve üzerine yönelik sokağa çıkma kısıtlamalarının yapıldığı dönemde koronavirüsün sadece bu grubu etkilediğine yönelik yanlış bir algının ortaya çıktığına işaret eden Aydın, ileri yaş ve yan hastalıkları olanlarda klinik tablonun daha ağır geçtiğini o nedenle bu gruptakilerin koruma altına alındığını belirtti.
Kovid-19’un doğumdan itibaren her yaş grubunda görülebildiğine dikkati çeken Aydın, şunları söyledi: “Her yaş grubunda ciddi bir tablo gösteren ve ölümlere neden olan bir hastalık. Koronavirüs, çocukların da gençlerin de hastalığı. Çocuklar ve gençler de yoğun bakımda solunum cihazına bağlanacak kadar ileri bir tabloyu oluşturuyor. Çocuklardaki ana problemimiz, kendilerinin hasta olmalarından öte virüsü birbirlerine bulaştırıp oradan da evdeki her yaş grubuna bulaştırma riskini taşıyorlar.”
ÇOCUKLARDA BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Prof. Dr. Aydın, koronavirüs salgını nedeniyle okullarda yüz yüze eğitim başlatılmasının planlandığı 21 Eylül’e kadar ailelere büyük görev düştüğüne işaret etti.
Anne ve babaların çocuklarını salgın konusunda bilinçlendirmesi gerektiğini ifade eden Aydın, “Aileler, 21 Eylül’den sonra okul açıldığında çocuğunun virüsü almaması açısından çocuklarına nasıl davranacağını bilmesi ve bunu öğretmesi gerekiyor. Çocuğa virüsü alma riskinin yanı sıra onu eve taşıma riski anlatılmalı. Bu sayede çocuk okuldaki mesafeyi de korumalıdır” dedi.
Prof. Dr. Aydın, çocuklarda Kovid-19 belirtilerinin nasıl olduğu ve ailelerin bunu nasıl anlayabileceği konusunda ise şu bilgileri aktardı: “Ateş, en fazla gördüğümüz şikayet. Bunun yanında çocuk bir baş ağrısı, eklem, kas ağrısı yaşıyor mu? Gece öksürüğü var mı? Akşam yemeğinin tadını beğenmeyerek, ‘bu yemek ne kadar tatsızdı’ cümlesi kuruyorsa ailenin burada uyanık olması lazım. Kovid-19’un tat duyusunu bozduğunu anne babanın bilmesi lazım. Çocuk böyle bir işaret verdiğinde, şüpheye dönüşmesi lazım. Akciğerinde bir sıkıntı varsa eklem kas ağrısı tat duyu kaybı belirtiyorsa özellikle okullar açıldığı dönemde kovidi düşünmeniz lazım. Hem toplum hem okul sağlığı açısından. Çocuğu ilk önce aile hekimi ve sağlık sistemi ile buluşturmanız lazım. Servise koyup okula gönderip bulantı, ishalin kusmanın daha artarak, eve gelmesi değil hızlıca çocuğunuzu doktorla buluşturmanız lazım. Gittiğinde bulaştırıcılığı artıracaktır.”
Prof. Dr. Aydın, okulların açılmasından bütün toplumun sorumlu olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Okulların açılması, Milli Eğitim Bakanının veya beraber çalıştığı kadroların açılıp açılmamasına karar verme yetkisinde değil. 21 Eylül’e kadar toplumdaki yaygınlık oranını aşağı çekemezsek, okulları açmak çok büyük bir risk olur. Toplumdaki herkes bu ülkeyi seviyor, ekonomisini düşünüyorsa yeni nesli ülkeyi teslim edeceğimiz çocukların eğitimlerin aksamamasını istiyorsa öncelikle kendisinde bir kısıtlama yapacak. Bireysel kısıtlamalarımızı ne kadar çok yaparsak toplumsal kısıtlamalar o kadar az olur. Bunların başında da okul geliyor.”
“KEP ATAR GİBİ MASKELER ATILDI”
SBÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, tedbirlere uyulmaması nedeniyle vaka sayılarında artış yaşandığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Haziran başından itibaren Türkiye’deki insanlar tatil moduna girdi. Paltoyu, şapkayı, kazağı çıkardığı gibi maskeyi de çıkardılar. Bunu kep atma töreni gibi görüyorum. Görünen o ki Türkiye bir artış trendinde. Biz inişi sağlamamıştık zaten. Binler civarında kaldıydık. Bu artış endişe verici.
Şu anda Anadolu’da, kumsalda ve kırsalda yüksek sayı olduğunu görüyoruz. İstanbul nisana göre çok iyi şu anda. Okulların açılması, tatilden dönülmesi hem kumsalda hem de kırsaldaki herkesi metropole döndürdüğünde toplu taşımalardaki kalabalıkların da artmasıyla vakaların yükseleceğini düşünüyorum.”
“MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI UZAKTAN EĞİTİME DEVAM ETTİRMELİ”
Prof. Dr. Aydın, uzaktan eğitim sürecinin uzun bir süre daha devam etmesi gerektiğinin altını çizerek, Milli Eğitim Bakanlığının hazırlıklarını buna göre yapması ve online eğitime devam edilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’de ilk, orta ve lise yaş grubunda 250-300 bin arasında kronik hastalığı olan çocukların bulunduğunu belirten Aydın, şunları kaydetti: “Kronik hastalığı olan çocukların eğitimleri, mobil eğitim sistemine dönüşmeli. Geri kalan çocuklar okula devam edebilirler. Geçtiğimiz sene tatil, bu sene tatil nereye kadar tatil olacağı belli olmayan bir sistem. Eğitim aksadığı durumda çocuğun sosyal ve kişisel gelişimi konusunda problemlerin ortaya çıkabileceği gibi hem toplum sorumluluğunu yerine getirmeli hem de sayıları aşağı çekmeliyiz. Çocuk yaş grubunda, bir yan hastalığı olanların tablosu çok ağır oluyor. O hastalar belli. Devlette onlara mobil eğitim verilebilir mi? Öğretmenler evlerinde günde yarım saat bir saat gidebilir mi? Geri kalanlar okula gidebilir mi? Bunlara bakılması gerekiyor.”
“ÜNİVERSİTELERİN EĞİTİME BAŞLAMASI SAKINCALI”
Aydın, üniversitelerde de yüz yüze eğitimin başlamasının sakıncalarından bahsederek, şu bilgileri aktardı: “Üniversite eğitiminin kesinlikle yüz yüzeye dönmemesini düşünen birisiyim. Liseden aşağısı bu koşullarda belki açılabilir ama 8 milyon üniversiteliyi ‘bugün üniversiteleri örgün eğitime açıyorum’ derseniz yaklaşık 6 milyonu hareket eder. 2 milyonu kendi kentindedir. Geri kalan 6 milyonu Türkiye’nin bir yerinden bir yerine hareket eder. Yurtlar, kantinler açılmak zorunda kalır. Kantinler, eğlenceler, genç dinamizminin getireceği durumlarla istenmeyen sonuçlar olabilir. En azından üniversiteler birinci yarı uzaktan eğitime geçmeli.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.