AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik yaptığı açıklamasında; Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasının ardından Atatürk üzerinden yürütülen algı operasyonuna tepki gösterdi. Çelik, “Ayasofya’yı rejim tartışmasına dönüştürmek provokasyondur. Atatürk’ü kendilerine kalkan yapanlar onu istismar ediyor” dedi. A Haber’e konuşan Çelik’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“DÜNYANIN HER YERİNDEN İNSAN ZİYARET EDEBİLECEK”
Ne bugün de Atatürk dönemini birbiriyle hesaplaşan iki farklı dönemler olarak sunmak doğru bir şeydir ne de rejim tartışması kışkırtıcılığına girmek başka bir şeydir. Birileri çıktı bununla birlikte Türkiye’de laiklik sona eriyor dedi. Biz aynı açıklamayı Yunanistan’dan duyuyoruz. Yunanistan’da birtakım ırkçı, papazların yaptığı açıklamaları maalesef kendi aydınlarımızdan duyuyoruz. Ne yapmışız? Türkiye’nin egemenlik hakları çerçevesinde Türkiye’nin mülkiyetinde olan mabedi asli işlevine döndürmüşüz. Milletimizin talebine Cumhurbaşkanımız kulak vermiş. Son derece makul, hukuka, sosyal dokuya uygun karar alınmış. Dünyadaki tepkilerin ortak noktası şu oldu, biz bu karara katılmıyoruz dediler ama her türlü dinden insanın buraya erişim hakkının nasıl sağlanacağı konusunda garantileri görmek istiyoruz dediler. Biz bunu memnuniyetle karşıladık. Bakın eskiden parayla girilen bir mekana artık herkes ücretsiz olarak, dünyanın her tarafından insan bu abidevi insan ziyaret edebilecektir dedik. Oradaki tarihi kimliği koruyoruz.
“KİMLİKLERİMİZ FARKLI OLABİLİR AMA SOYADIMIZ AYNI”
Oradaki ikonalar perdeyle örtülerek namazdan sonra açılmış olacak. Bütün dünya biliyor ki, Türk Milleti Ayasofya’nın abidevi niteliklerini korumuştur, Ayasofya’nın hakkını vermiştir. Biz bu konuda dünyadan ders alacak değil ders verecek bir durumdayız. En çok sesi çıkan Yunanistan’ın başkentinde bir cami yok. Avrupa’nın her tarafından ırkçılar, faşistler camilere saldırırken bir ses çıkmıyor, tavır alınamıyor, suçlular yakalanamıyor. Yakın zamanda demir kiliselerin restorasyonuna kadar birçok işleme imza attık biz. Bu tartışma birilerinin arzu ettiği kimlik kavgasının bir parçası haline getirmeye çalışılıyor. Biz diyoruz ki kimliklerimiz farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Kültürel, siyasi itirazlar olabilir biz buna gereken cevabı veririz. Ama tutup da başka devletlerin ağzından Türkiye Cumhuriyeti’ni eleştirmek yanlıştır ve buna güçlü bir tepki veriyoruz.
“ATATÜRK’E SAYGI KONUSUNDA HASSASİYETİMİZ BELLİDİR”
Türkiye’de çeşitli dergiler var. En solcusundan en sağcısına. Herkes fikrini ortaya koyabilir. Beğenmeyen eleştirisini getirebilir. Fakat daha sonra herhangi bir şekilde Atatürk’le ilgili yanlış bir ifade kullanıldığı zaman, Türkiye’nin rejimiyle ilgili yanlış ifade kullanınca birileri projektörü AK Parti’ye döndürerek ‘cevap verin’ diyor. Bunun muhatabı biz değiliz. Bizim Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e saygı konusunda, onu ve istiklal savaşı komutanlarımızı yad etmekteki hassasiyetimiz bellidir. Anayasa’nın tarif ettiği laik, sosyal devlet ve demokratik devlet güçlendirmek için gayret ettiğimiz, Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetimiyle çaba sarf ettiğimiz kavramdır. Birileri özlemlerini dile getirmiş, sosyal medyada birileri bunu rejim tartışmasına dönüştürmeye çalışılmış. Bu Ayasofya’nın açılışıyla birlikte ortaya çıkan güzel atmosferin provoke edilmesi şeklinde bir yaklaşımdır. Bir sürü dergide bir sürü insan farklı farklı şeyler söylüyor. Bunların siyasi konu haline getirilmesi travmadır. Katıldığına katılıyorum, katılmadığına katılmıyorum dersin. Bu niye Türkiye gündeminin bir parçası olsun?
“HİÇ KİMSE ATATÜRK’E SAYGISIZLIK EDEMEZ”
Tarihte kalmış Hilafet rejimini birileri tutuyor dini vecibe gibi gündeme getiriyor. Tarihsel olguların dini gereklilik gibi sunulması bilgi eksikliğidir, cahilliktir. Bugünden bakarak tarih sabitmiş gibisinden geriye dönük birtakım olayları değerlendirmek anakronizme düşürür. Bu gerçeklikten kopuşla ülkenin gündemini, dünyayı doğru değerlendirememek gibi sonuç doğurur. Hiç kimse Atatürk’e saygısızlık edemez, devletimizin kurucusudur, ilk cumhurbaşkanımızdır. AK Parti’nin ona saygı gösterilmesi temel hassasiyetleridir. AK Parti iktidarları dönemlerinde, Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetimiyle 2000’li yılların başından itibaren yüksek demokratik reformlar bu arızaların giderilmesine engel oldu.
“LAİKLİK, LAİKÇİLİK DAYATMALARINAI KARŞIDIR”
Laiklik prensibi devletin çeşitli inanç grupları karşısında bir toplumsal barış müessesesi olarak hakem pozisyonunda bulunması ve herkese eşit mesafede bulunmasını gerektiriyor. Hukuk devleti ilkesi herkesin aldığı ve kullandığı yetkinin millet adına mümkün olabildiğini gösteriyor. Bu kavramlarla kimsenin problemi yoktur. Birilerinin demokrasimizi sabote etmeye kalktığı zaman buna itiraz ettik. Birileri hukuk devleti kavramını bir kanun devletine dönüştürmeye çalıştığı zaman, bir yargı vesayeti kurmaya çalıştığı zaman buna da itiraz ettik. Laiklik, laikçilik dediğimiz dayatmalara karşıdır. Bütün bunların hepsinin çatısını devletin sahibinin cumhur olduğunu ifade eden Cumhuriyetle pekiştiriyoruz.
“BÜTÜN BU KAVRAMLARIN SAHİBİ MİLLETTİR”
Geçmişten itibaren Atatürk’ü, Cumhuriyeti, demokrasiyi kendilerinin özel alanı, özel mülkü gibi gören bunun üzerinden millete karşı olan bir siyaseti millete dayatmaya çalışanların, bugün rejimin sahibiymiş gibi soru sorma hakkında kendinde görmesi dikkat etmemiz gereken vesayetin bir parçası olarak görüyoruz. Bütün bu kavramların sahibi millettir, ortak değerimizdir. Kimsenin özel siyaset alanı, mülkü değildir. Cumhurbaşkanımızın çok güçlü açıklamaları vardır. Birileri çıkmış bu kavramlar konusunda samimi olduğunuzu nereden bilelim diyor, bizim kimseye samimiyeti ispat etmek gibi bir mükellefiyetimiz yok, biz esas hesabı milletimize veriyoruz.
“TÜRKİYE NE ZAMAN İÇİNE KAPANDIYSA…”
Atatürk’ün manevi mirasına sahip çıkmak Türkiye Cumhuriyeti’ni, demokrasimizi, laik demokratik hukuk sistemimizi güçlendirmekle olur. Vesayet üzerinden yol yürüyenlerin Atatürk, laiklik, demokrasi, hukuk gibi kavramları kalkan yapması bu kavramların istismarıdır. Cumhuriyet hepimizin rejimidir. Problem bütün bunların sahibi esas olarak millettir. Devletin gerçek sahibi millettir. Birileri millet adına kendisini devletin sahibi olarak gördüğü için çift taraflı bir istismar ortaya çıkıyor. Açık net bir şekilde söylüyorum, Türkiye’nin kurucu değerlerine, şahsiyetlerine anayasada ifade edilmiş tanıma aykırı davranış sergileyenler Türkiye’nin zayıflamasını isteyenlerdir. Türkiye ne zamanki iç tartışmalarına kapanmıştır, ne etrafındaki jeopolitik çıkarlarını görebilmiştir ne de başka bir şey.
“BUNU BİR PROVOKASYON OLARAK GÖRÜRÜM”
Libya’da, Suriye’de Türkiye’nin bileğini bükemediler. Doğu Akdeniz’de geri adım atmadık. Ambargo uygularız dediler geri adım atmadık. Dışarıda Türkiye’nin bileğini bükemeyenler geçmişte olduğu gibi içeriden zayıflatmaya çalışmaktadırlar. En tehlikeli virüslerden bir tanesi Türkiye Cumhuriyeti’nin rejimi konusunda kamplaşma, çatışma çıkarmaktır. Türkiye’nin kurucusu, istiklal savaşımızın başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e herkes gereken saygıyı göstermek durumundadır. Biz her zaman saygımızı iletiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasa ile ifade edilmiş nitelikleri hepimizin gözbebeğidir. Her türlü rejim tartışmasını, kamplaşmayı elinin tersiyle iterek hedeflerine ulaşacaktır. Tüm bu tartışmaları hangi niyetle çıkarırsa çıkarsın Türkiye’nin dikkatini hedeflerinden içeriye döndürmeye çalışan bir provokasyon olarak görüyorum.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.